Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

Abonunun Duvarlarından Yiğit İneboluya


Abonu'nun Duvarlarından İstiklal Madalyalı İlk İlçe Unvanlı Yiğit İnebolu'ya
İnebolu, İonopolis, Abonuteikhos, Glykon ve Paflagonya...  İnebolu’nun ilk adı İonopolistir.
Kastamonu ilinin bir ilçesidir. Geleneksel yerli mimarinin birçok örneğine sahip bir Karadeniz liman şehridir.
İnebolu’nun ilk kuruluşu; tarihi kesinlikle bilinmemekle beraber Miletliler tarafından bir kıyı kolonisi olarak eski adı ile Poyraaltı şimdiki adıyla Boyranaltı Mahallesi’nde ilk defa kurulduğu, kale kalıntılarından anlaşılmaktadır. Bu kalenin eski adı ile Abraş ve şimdiki adıyla Abaş Tepe’den başlayıp Kızılkara’ya kadar uzandığı görülmektedir. Avara Mahallesinin altında şehir harabelerinin mevcudiyeti çıkan sütun ve nakışlı, kabartmalı ham mermer parçalarından anlaşılmaktadır.
İnebolu çevresindeki yerleşmelerin ne zaman başladığı tam olarak belirlenemese de ilk antik şehir MÖ. 3. yüzyılda Sinope'ye bağlı bir emperion olarak kurulmuş ve "Abonu'nun Duvarları" anlamına gelen Abonuteikhos adını almıştır. 
MÖ. 64 yılında Roma egemenliğine giren şehir, MS. 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu hükümdarı Marcus Aurelius ya da Antoninus Pius döneminde İyonya kenti anlamındaki İonopolis adı verilmiştir. Ayrıca şehir, Apollon'un yılan formunda yeniden doğduğuna dair bir kült olan Glykon'a ve sahte peygamber olarak anılan Abonuteikhoslu Aleksandros'a ev sahipliği yapmıştır.
Boyran Mahallesindeki kale kalıntısının halk arasında Cenezitliler den kalma olduğu söylenmektedir. 

Türkler sonrası
Sonraları İonopoli, Türk hâkimiyetine geçtikten sonra, İnebolu denilmiştir. İsminden de anlaşılacağı üzere, İon şehirlerinden Milletler tarafından kurulduğu fikri kuvvet kazanmaktadır. İonopolis’in Amasra kolonisi ile de yakın ilişkisi olduğu rivayet edilir. İonopolis’in o tarihlerde içle bir bağlantısı yoktur. İçle bağlantılar, 18 km. batıda bulunan Zarbana (Özlüce) yolu ile yapılmaktaydı. O tarihlerde 
Zarbana’dan Mekke’ye kadar uzanan bir kervan yolu olduğu söylenir. İonopolis Kolonisi diğer ion şehirleri gibi Lidya Krallığının yıkılmasından sonra Pers Krallığının daha sonra Roma-Bizans İmparatorluğu’nun egemenliğinde kalmıştır. 
1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya akın eden Türk Selçuklu Beylerinden Emir Karatekin 1084-85 yıllarında bölgeyi Türk hakimiyeti altına almıştır. Şehrin adı Selçuklu Hanedanı döneminde şimdiki halini almıştır. Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra Çobanoğulları Beyliği'nin, ardından Candaroğulları Beyliği'nin sınırları içinde kalan ilçe; 1383'te, I. Murad zamanında, Osmanlı Devleti'ne katılmıştır. Bölge Ankara Muharebesi'nden sonra tekrar Candaroğulları Beyliği'nin bir parçası olmuştur.1383’de 1.Murat zamanında Osmanlı Devleti’ne tabi olan Candoroğlu Beyliği 1402 Ankara Savaşından sonra İsfendiyaroğulları Beyliği adını almış, Beylik yeniden buralara egemen olmuşsa da, 1413’de Küre’ye bağlı bir nahiye iken 1867 (1873)’den sonra kaza olmuştur. İspanyol Seyyah Clavijo, 1404 yılında İnebolu'ya gelmiş ve bölgedeki kerestelerin çok iyi olduğundan bahsetmiştir.

Osmanlı Hakimiyeti
Candaroğulları Beyliği'nin 1461 yılında Osmanlı'ya katılmasıyla birlikte İnebolu da Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 1496 yılı Amasya Sultan II. Bâyezid İmâreti Hudûdnâmesi'nde Kastamonu sancağının Küre kazasına bağlı bir nahiye olarak görülmektedir. Bu tarihte nahiyenin İnebolu merkez yerleşimi dahil 21 köyü ile 1 mezrası bulunmaktadır. Hudûdnâme'de geçen Avra/Avara, Bataryos/Patriyoz (Karadeniz Mahallesi içinde kalmış), Boyran, Karaca köyleri günümüzde İnebolu ilçe merkezinin mahalleleri konumundadır.
1878 yılı kayıtlarına göre İnebolu kazasında 26.200 Müslüman ve 850 Rum olmak üzere toplam 27.050 erkek yaşamaktadır. 1882 yılı Kastamonu Vilâyet Sâlnâmesi'ne göre İnebolu kazası, iki nahiyesiyle (Küre ve Abana) birlikte 11 mahalle ve 75 köye sahiptir. Kaza genelinde 9.200 Müslüman hanede 27.250 ve 250 Rum hanesinde 905 erkek yaşamaktadır. Kaza genelinde, 2 rüştiye mektebi, 150 cami ve mescit, 5 kilise ve manastır, 892 dükkan, 25 han, 9 hamam kaydedilmiştir. Bu tarihlerde İnebolu, Karadeniz'de önemli bir liman pozisyonundadır. 93 Harbi sonrasında İnebolu limanı Kafkaslardan gelen mülteci Müslüman halklar için aktarma merkezlerinden biri olmuştur. Bu dönemde İnebolu'nun Akyeri mevkisine 40 hane Batum göçmeni yerleştirilmiştir.
1880 ve 1885'te iki büyük yangın geçiren kentin ve çarşısı tamamen yanmıştır. Devrin Padişahı II. Abdülhamit zamanında, Kastamonu valisi olan Abdurrahman Paşa tarafından yapılan planla kent mimarisi yeniden düzenlenmiştir. Bu plana göre caddeler gayet düzenli ve binalar kagir olarak yapılmıştır. İnebolu-Kastamonu Karayolu H.1327 (1907) yılında, Vali Abdurrahman Paşa tarafından açılmıştır. 

1915-1920 arası
İnebolu, Çanakkale Savaşı'nda 138 şehit verdi. I. Dünya Savaşı sırasında 19 Temmuz ve 20 Eylül 1915 ile 8 Ocak 1916 tarihlerinde Ruslar tarafından bombalandı. Osman Nuri Bey tarafından 25 Kasım 1919'da İnebolu Müdafaa-i Hukuk kuruldu. Yönetime Müftü Ahmet Efendi seçildi.
İnebolu'dan Zeki Bey Sivas Kongresi'nde Kastamonu'yu temsil etti. 10 Aralık 1920 İnebolu'da Esliha ve Cephane Komisyonu ve Menzil Nokta Komutanlığı kuruldu ve başına Erzincan Küçük Zabit seçildi. Türk Kurtuluş Savaşı için, sıralamayla bitmeyen birçok isimler el ele verdi.
Dönemin önemli bir ticaret merkezi olan İnebolu ve İnebolu Limanı Türk Kurtuluş Savaşı'nda stratejik olarak önemli bir rol oynamıştır. Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Ankara'ya gitmek isteyenlerin bir bölümü teknelerle İnebolu İskelesine geliyor ve buradan Anadolu'ya geçiyordu. İstanbul ve SSCB'den gelen savaş gereçlerinin Anadolu'ya giriş noktası da İnebolu iskelesi olmuştu. Bunu fark eden Yunanlar Karadeniz'deki donanmalarıyla iskeleyi denetlemeye başladı. Bundan sonuç alamayan Yunan savaş gemilerinden Panter ve Kılkış adlı iki Yunan zırhlısı 9 Haziran 1921'de İnebolu limanına geldi. Şehrin ileri gelenlerine ültimatom vererek cephane ve silahları iki saat içinde teslim etmesini söyledi. Savaş gemilerinin İnebolu'ya doğru hareket ettiği haberi zırhlılardan önce İnebolu'ya ulaşmış ve cephaneler bombalama karşında zarar görmemesi için iç kısımda kalan İkiçay Mevkii'ne, tepenin arkasında kalan ve zırhlıların top atışlarının ulaşamayacağı yerlere taşınmaya başlamıştı. Cephanelerin teslim edilmemesi üzerine Yunan savaş gemileri İnebolu'yu bombaladı ancak Yunanlar Kurtuluş Savaşı'nın gereksinimi olan insan ve cephanenin Anadolu'ya giriş yeri olan bu iskeledeki etkinliği önleyemedi.
Bombalanmanın yıl dönümü olan 9 Haziran, İnebolu Kahramanlık Günü ilan edilmiştir.

İnebolu'ya verilen İstiklal Madalyası
1924 yılında, İstiklal Madalyası alan ilk ve tek ilçe olan İnebolu'ya, Atatürk'ün önerisiyle TBMM tarafından "yiğit" ünvanı verilmiştir. (İl olan diğer şehirlerimiz Kahramanmaraş 1925'te, Gaziantep ve Şanlıurfa ise daha sonra İstiklal Madalyası almışlardır.) İnebolulular, yiğit ünvanını, ''Bizler her Türk evladının yapacağı gibi vatani görevimizi yaptık, her Türk yiğittir, farkımız yoktur'' mantığıyla kullanmamışlardır. Bu yüzden de, bu ilçeye hala sadece İnebolu denmektedir.
Türk İstiklâl Mücadelesi sırasında; işgal ordularının el koyduğu Osmanlı silah ve cephanesi İstanbul'dan bin bir güçlükle tekne ve takalarla İnebolu'ya getirilmiş, mavnalarla (kayıklarla) sahile boşaltılmış, bu kutsal emanetler elden ele, yaşlı-genç, çocuk-kadın demeden, omuzlarda ve kağnılarla, İnebolu-Küre-Seydiler-Kastamonu yolu ile bağımsızlık savaşı veren Kuvayımilliye güçlerine Ankara'ya ulaştırılmıştır.
Yiğit İnebolu'nun kahraman kayıkçılarının; savaşta göstermiş olduğu bu takdire değer mücadele ve vatan için yapılan unutulmaz hizmetleri göz ardı edilmemiş, TBMM tarafından 11 Şubat 1924 tarihinde yapılan 99. oturumunda 66 numaralı Kanunla İnebolu Mavnacılar Loncasına, “Beyaz Şeritli İstiklâl Madalyası ve Beratı” taltif edilmiştir. İnebolu Mavnacılar Loncasına verilen bu beyaz şeritli altın madalya ve berat, kayıkçıların şahsında tüm İnebolu halkına verilmiş bir madalyadır.
İnebolu kayıkçılarının gayret ve başarıları 9 Nisan 1924 tarihli TBMM kararıyla Beyaz Şeritli İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

Cumhuriyet dönemi
1923'te Cumhuriyet'in ilanından sonra Yunan Hükûmeti ile yapılan mübadele anlaşmasından sonra ilçe çevresinden 2000 Rum Yunanistan’a göç ettirilmiş, bazı Rumlar İnebolu'daki köy isimleriyle aynı adı taşıyan köyler kurmuşlardır.[ Mübadele sonrası İnebolu’da Rum kalmamış, ilçedeki köylerin Rumca isimleri de Türkçeleştirilmiştir. Mübadele öncesinde burada yaşayan Rumların torunları tarafından ilçeye ziyaretler yapılmıştır.

Atatürk İnebolu'da
Atatürk 23 Ağustos 1925'te Kastamonu'ya gelmiştir. Burada İnebolu heyetini kabul etmiş ve yapılan davet üzerine 25 Ağustos 1925 Salı günü saat 11.00'de Kastamonu'dan İnebolu'ya hareket etmiştir.
27 Ağustos 1925 Perşembe günü İnebolu Türk Ocağı'nda tarihi Şapka Nutku'nu söylemiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün İnebolu'ya 1 gün için gelip 3 gün kaldığı, Şapka ve Kıyafet Devrimi'nin ilk Nutkunu söylediği, "Bu serpuşun adına şapka denir" dediği 25-28 Ağustos tarihleri arasında her yıl törenler yapılmaktadır.

İnebolu İstiklal Madalyası
İnebolu Türk Ocağı, 1931 yılında kapatılmış ve bina halkevi olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1951 yılında da Halkevlerinin kapatılmasıyla bina hazineye geçmiş; 1956'da belediyeye devredilmiş, vapur acentesi ve lokanta olarak işletilmiştir. 1999 yılında Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğüne devredilmiş, 2005'te başlayan restorasyon çalışmalarının ardından ziyarete açılmıştır.
2020 yılında ise müze olarak kullanılması üzerine çalışmalar başlatılmıştır.
Türk İstiklâl Mücadelesi sırasında; işgal ordularının el koyduğu Osmanlı silah ve cephanesi İstanbul’dan bin bir güçlükle tekne ve takalarla İnebolu’ya getirilmiş, kayıklarla sahile boşaltılmış, bu kutsal emanetler elden ele, yaşlı- genç, çocuk-kadın demeden, omuzlarda ve kağnılarla, İnebolu- Küre –Seydiler –Kastamonu yolu ile bağımsızlık Savaşı veren Kuvay-i Milliye güçlerine Ankara’ya ulaştırılmıştır.
İnebolu halkının yapmış olduğu bu gönüllü hizmet 3 yıl müddetince durmaksızın devam etmiş, bu hizmete karşılık ne kayıkçılar para istemiş, nede taşıyanlar… 
Yiğit İnebolu’nun kahraman Kayıkçılarının savaşta göstermiş olduğu bu takdire değer mücadele ve vatan için yapılan unutulmaz hizmetleri göz ardı edilmemiş, TBMM tarafından 11 Şubat 1924 tarihinde yapılan  99. oturumunda 66 numaralı Kanunla İnebolu Mavnacılar Loncasına, “Beyaz Şeritli İstiklâl Madalyası ve Beratı” taltif edilmiştir. İnebolu Mavnacılar Loncasına verilen bu beyaz şeritli altın madalya ve berat,  kayıkçıların şahsında tüm İnebolu halkına verilmiş bir madalyadır.
 
İstiklal Yolu belgeseli için tıklayınız.
İnebolu bombardımanları okumak için tıklayınız